30 Ocak 2013 Çarşamba

Paris - Ömürde en az bir kere: Mutlaka görülmesi gerekenler


Notre-Dame'ın kamburu Quasimodo'nun güzeller güzeli Esmeralda'ya olan aşkına bürünmüş belki de dünyanın en romantik şehrindeydik...Paris'teydik...

"Tanrı dünyanın en güzel şehri olarak Paris'i yarattı, sonra diğer ülkelere haksızlık olacağını düşünerek önce Fransızları, ardından da Parislileri yarattı" diye okumuştum bir gezi kitabında (Kaynak: Saffet Emre Tonguç). Doğru söze ne denir ki. Fransızların o kendini beğenmiş tavırlarına rağmen, nerede yaşamak isterdin diye sorsalar hiç düşünmeden Paris derim. Kendimi bildim bileli hayallerimi süsleyen bu şehir tüm güzelliğiyle bu gezimiz sırasında beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Hayallerime yolculuk yapmak gibiydi bu güzel şehrin geniş bulvarlarında gezmek. Belki de zamanlamamız harikaydı ve Paris’in en güzel yüzünü görme fırsatımız oldu. Biz 2011 yılı paskalya tatilini fırsat bilip Nisan Ayı'nda yeşil elbisesini giymiş Paris'i gezdik. Paris'i görebileceğiniz diğer bir güzel zaman ise şehrin kırmızı ve sarı renklere büründüğü Ekim Ayı. Sonbaharın tüm renklerini bu şehirde bulabilirsiniz. 


Pont Alexandre III Köprüsü


Geniş bulvarlarıyla Paris
Paris gezimizden aklımda kalanlar Paris'in tarih kokan inanılmaz düzenli şehir mimarisi. Eyfel'in yüksek noktasına ulaştığınızda karşılaşacağınız manzara sizi çok etkileyecek, emin olun. Tarihi yapıların, müzelerin yanı sıra birbirinin aynısı, siyah fransız balkonlu şık binalar, geniş bulvarlar, yemyeşil ağaçlar, ve güzel bir kahve ya da bir kadeh içki keyfini yaşayabileceğiniz güzel meydanlar...Hepsi Paris'te. 


Sanatla iç içe Paris metroları
Ancak paskalya tatili bir o kadar da Paris'i gezmek için yanlıştı. Çünkü herkes sanki fikir birliği içinde tatil için Paris'i seçmişti. Tüm tarihi ve turistik yerlere girmek için saatlarce sıra beklemek zorunda kaldık. Sanırım rekoru Versay Sarayı önünde yaklaşik 3,5 saat sıra bekleyerek kırdık. Yorgunluğumuz bununla da sınırlı kalmadı. Çünkü biz, tatillerimizde şehrin her noktasını yürüyerek gezmeliyiz düşüncesinde olan biz, Paris gibi büyük bir metropolde heryere yürüyerek gitme gafletinde bulunduk. 2. gün artık ayaklarımızda derman kalmayınca kendimizi şehri örümcek ağı gibi saran metrolarına bıraktık. Paris metrosu sanırım bu zamana kadar gördüğüm "en sanatsal" metroydu. Metroda yolcuların bir anda şarkı söylemeye başlamasını ya da gitar çalıp şarkı söyleyenleri geçiyorum, bir gece metroda orta oyunlarına benzer tiyatral bir gösteriye denk geldik. Artık bu kadarı da pes dedirtecek türden bir gösteriydi. 
Pont Alexandre III Köprüsü
Paris'te önce Seine Nehri kıyısından yürüyerek şehrin kalabalığına karıştık. İhtişamlı köprüler Seine Nehri'ni daha bir güzelleştiriyor. Yandaki fotoğraf Pont Alexandre III Köprüsü'ne ait. "Midnight in Paris" filmini seyredenler bilir. Burası Gil ve Gabrielle'nin yağmur altında karşılaştığı yerdir. Bu sahneden de anlaşılacağı üzere Paris en çok hava yağmurluyken güzeldir, romantiktir. Bu filmi seyrederken aa biz buraya gitmiştik, aaa burası orası değil mi gibi tepkiler vermiştik. Film ile beraber tekrardan o güzel Paris sokaklarında dolaşmıştık. Paris'e gitmeden bir Woody Allen filmi olan "Midnight in Paris" filmini muhakkak seyredin derim. İlgisini çekenler için bu linkten film Paris'te nerelerde çekilmiş bakabilirsiniz. Link: Film Sahneleri Nehir boyunca ilerleyip uzaklardan bize tüm güzelliğiyle göz kırpan Eyfel Kulesi'ne doğru adım adım ilerledik. İlk günümüzde Eyfel Kulesi'ni şöyle karşıdan seyredip, kuleye tırmanışı ertesi güne bıraktık. Çünkü Paris keyfi sürülecek bir şehir aynı zamanda. Eyfel Kulesi'ne çıkmak kadar kuleyi karşıdan seyretmek de bir o kadar keyifli.  

Paris'te iseniz dünyanın en iyi mutfaklarından biri olan Fransız mutfağının tadına bakmalı ve tüm kente yayılmış kafelerinde mola vermelisiniz...

Gil ile Gabrielle'nin karşılaştığı yerdeyim ...
Seine Nehri

-

Bu güzel şehrin simgesi Eyfel Kulesi, 1887-1889 yılları arasında Fransız Devrimi'nin 100. yılı kutlamaları nedeniyle mühendis Eiffel tarafından inşa edilmiş bir kule. 320 metre yüksekliğinde olan bu kuleye 1.665 basamağı tırmanarak çıkabileceğiniz gibi asansörle de çıkabilirsiniz. Kule'nin 276. metresinde ise sizi muhteşem bir Paris manzarası bekliyor. Ancak bu manzarayı sizinle paylaşmadan önce Eyfel Kulesi'nin önündeki çimlerde oturan, dinlenen keyifli kalabalığın fotoğraflarını sizlerle paylaşmak istiyorum: 


Biz de katıldık o topluluğa ve çimlerde biraz keyif yaptık
Bu kalabalığın yanı sıra Eyfel'in önünde onunla değişik şekilde fotoğraf çektirmek isteyen turist kalabalığını görürseniz şaşırmayın. Ben Eyfel'in önünde sanki o avucumun içindeymiş gibi poz vereyim diye cebelleşirken sevgili kocam benimle pek eğlendi. Ortaya da alakasız bir fotoğraf çıktı :) İşte o fotoğraf :)


Ancak Serkan'ın denemesi oldukça başarılıydı....


Bu dünyaca ünlü kulenin inşasının hemen ardından çirkin bir canavara benzetildiğini ve yıkılmasının istendiğini biliyor muydunuz? Peki bu çirkin canavarı 1889 yılından beri 200 milyondan fazla insanın ziyaret ettiğini biliyor muydunuz? Bugünkü diğer adıyla "Demir Lady" dünyanın en önemli turist aktivitelerinden biri. Yılda yaklaşık 6 milyon turistin Eyfel Kulesi'ni ziyaret ettiği söyleniyor. 


 Bu yaklaşık 7.000 ton ağırlığındaki parlayan kahverengi metalden yapılmış "Çirkin Canavarı" yakından muhakkak görmelisiniz. 



Toplam ağırlığı 7.300 ton, yüksekliği 324 metre olan 18.000 metal parçadan oluşmuş, üzerinde tam tamına 2.5 milyon perçin ve 7 milyon perçin deliği bulunan bu devasa yapının en yüksek noktasındaki görüş mesafesi tam 75 km.

Eyfel Kulesi'ne kalabalığa yakalanmadan çıkmak isterseniz ya sabahın erken saatlerinde ya da akşam kapanmasına yakın çıkmanızı tavsiye ederim. Gün batımındaki manzarasının ayrı bir güzel olduğunu okumuştum bir kitapta. Biz de ertesi gün sabah erken saatlerde Eyfel Kulesi'ne tekrar geldik ve bir süre sıra beklesek de Eyfel'e tırmanmayı başardık. 

  
Gece ışıklandırmasıyla Eyfel ayrı bir güzel. Her saat başı 10 dakika süren lazer gösterileri yaz aylarında gece 2, kış aylarında gece 1'e kadar yapılıyor. 


Paris, bir sanat şehri. Şehirde 150'in üzerinde sanat galerisi ve müze var. Eğer 4-5 günlüğüne Paris'e geldiyseniz zamanınızı çok iyi değerlendirmeli ve herşeyi önceliklendirmelisiniz. Bu kadar kısa sürede şehre ait herşeyi keşfetmek imkansız olduğu için en önemlilerini belirleyip onları gezmelisiniz. Aksi takdirde şehrin içinde oradan oraya savrulur durursunuz. 

Önemli müzelerden biri de Les Invalides Müzesi. Ancak biz bu 4 günlük seyahatimiz sırasında onu gezmek için zaman ayıramadık. Güzel bahçesinde biraz zaman geçirmekle yetindik.

1670 yılında Kral XIV. Luis tarafından yaptırılan bu bina 195 metre uzunluğundaki dış cephesiyle muhteşem bir Fransız Klasiği. Burası ilk olarak Monarşinin savunulmasında yer alan askerlerin, gazilerin anısına inşa edilmiş bir yer. Günümüzde burada hala savaş gazileri yaşamakta. Zamanınız varsa burayı gezmelisiniz muhakkak. 

Les Invalides
Les Invalides
Les Invalides

Les Invalides'den şehre bir bakış
Hedefimiz Louvre Müzesi'ydi. Öncesinde şehirdeki güzel parklar içinde biraz gezindik. Paris'in en eski ve en güzel halka açık parkı ise "Jardin des Tuileries". Concorde Meydanı ile Louvre Müzesi arasında yeralan bu muhteşem park birkaç saatinizi ayırmanızı hak ediyor. İşte ordan birkaç fotoğraf:

Jardin des Tuileries

Jardin des Tuileries

Jardin des Tuileries


Jardin des Tuileries
Paris'te Eyfel Kulesi kadar ünlü başka bir yer ise Louvre Müzesi. Öncelikle önemli bir bilgi. Eğer sanatsever bir turistseniz "Carte Musees et Monuments" kartını alın. Bu kart Paris'in 70 müzesine girme imkanı sağlıyor. Bu kartı müze girişlerinde ya da metro istasyonlarından temin edebilirsiniz. 1 günlük kart 18, 3 günlük kart 36, 5 günlük kart 54€. 

Her ne kadar Louvre Müzesi'ni hakkını vererek gezemeyeceğimizi bilsek de, ki bu müzeyi hakkıyla gezmek için yıllar gerekir, içine girmek ve havasını koklamak bile yeter insana. Dünyanın en büyük ve en önemli sanat eserlerinin bulunduğu müzelerden biri olan Louvre 60.600 metrekare alana kurulu ve içinde 35.000'den fazla sanat eserinin olduğu muhteşem bir müze. Burayı gezmek isteyenler için ilk altın kural: SABIR! Sadece içine girip şöyle bir dolaşmak isteyenler bile yarım gününü buraya ayırmalı. 

Louvre Müzesi



Louvre Müzesi
Louvre Müzesi

1200' lerde inşa edilen bu yapı önce saray olarak hizmet vermiş. Müzeye dönüştürülmesi ise 1793 yılını buluyor. Önündeki bu devasa cam piramit ise 1989'da eklenmiş. Tamamen saydam olan bu cam piramit gökyüzünü içeri yansıtıyor. 21,6 metre yüksekliğinde ve 793 cam parçasından oluşuyor. Her hafta bu piramidi bilgisayarla yönetilen bir makine tarafından temizliyorlarmış.  

Bu müzede 1504 yılında Leonardo da Vinci'nin yaptığı o ünlü tablo olan Mona Lisa sergileniyor. 


ve Mona Lisa'yı fotoğraflamaya çalışan çılgın turistler
Ve Louvre Müzesi'nin içinden birkaç kare: 





Zamanınız varsa Musee d' Orsay, Musee Picasso, Musee Rodin, Centre Pompidou ayrıca gezilebilirsiniz. 

Ve sıra geldi yazımın en başında bana ilham veren Notre Dame Katedrali'ni ve Notre Dame'ın kamburu Quasimodo'nun güzeller güzeli Esmeralda'ya olan aşkını sizlerle paylaşmaya. 

Notre Dame Katedrali
Gotik mimarinin dünyadaki en ünlü yapılarından biri olan bu katedralin temelleri 1163 yılına dayanıyor. Bu Katedrali özel kılan başka bir neden de Napolyon'un burada taç giymiş olması. Bu törenin canlandırıldığı tablolara ise Louvre Müzesi'nde denk geleceksiniz. 

İç alanının 130 metre uzunluğunda, 48 metre genişliğinde ve 35 metre genişliğinde olduğunu biliyor muydunuz? Her yıl yaklaşık 12 milyon turisti kendisine çekmeyi başaran bu katedralin içi barok tarzı kiliselere göre oldukça mütavazi. Ancak tüm gotik kiliseler gibi pencereleri oldukça ihtişamlı. 

Biz ordayken tam da Hristiyan alemi için önemli olan paskalya törenleri yapılıyordu. 


Victor Hugo'nun ölümsüz eseri Notre Dame'ın Kamburu'nu daha çok küçükken okumuştum. Eğer henüz okumadıysanız tavsiye ederim. Reha Muhtar bir köşe yazısında bu hikayeyi güzeller güzeli Esmeralda'nın tarafından ele almış ve Esmeralda'nın 3 erkek arasında kalışını anlatmış. Eğer bu ölümsüzleşmiş hikayeyi merak ediyorsanız işte size o yazının linki: Güzel Esmeralda'nın Hikayesi

Notre Dame Katedrali eşliğinde bize ait bir kare...
Bu Katedral Seine Nehri'nin üzeindeki bir adacıkta yer alıyor. Katedralden çıkıp nehir boyunca yürümeye devam ederseniz Aşıklar Köprüsü'ne ulaşacaksınız. Ben bu köprüyü bilmiyordum. Sevda Paris'e gelmeden önce okuduğu yazılardan öğrenmiş burayı. Aşklarını köprüye taktıkları kilitlerle sağlamlaştırmaya çalışan çiftlere ait o kilitler: Paris'e gelirken yanınızda aşkınızı temsil eden kilitinizi getirmeyi unutmayın!

Paris rengarek, ışıl ışıl, hareketli, capcanlı bir şehir. Biz o gece Notre Dame Katedrali etrafında zaman geçirdik. Akşam yemeğimizi gözümüze güzel gelen bir restoranda yedik. Sonrasında cafelerin, restoranların olduğu ara sokaklarda dolaştık ve canlı müzik dinleyerek gecemizi tamamladık.  

Akşam yemeğimizden bir kare...
Paris  gecelerinden...
Paris'teki 3. günümüzde ise çocukluğumuzu saklandığı yerden bulduk çıkardık. Etraftaki tüm çocuklarla birlikte Disneyland'da kendimizden geçtik ve çooooooook eğlendik. Hem de çok. Disneyland'a ait fotoğrafları ve notlarımı bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım. Bu yazımı Paris şehir merkezindeki önemli turistik yerler için ayırdım. Bu nedenle Disneyland ve Versay Sarayı'na ait izlenimlerimi ikinci yazımda anlatacağım. 

Paris'teki 4. günümüzü Versay'a ayırmıştık. Ancak Paris'ten ayrılmadan önce gidilmesi gereken çok önemli bir yer vardı ve biz orayı atlamak istemiyorduk. O ünlü 'Şanzelize' hiç atlanabilir mi? Tabii ki hayır. Bu nedenle Versay sonrası hedef Şanzelize idi:  

Şanzelize
Şanzelize

Şanzelize
Yaklaşık 2 km uzunluğundaki bu dünyaca ünlü cadde tüm pahalı markalara ve çok şık mekanlara ev sahipliği yapıyor. Orada alış-veriş yapmasak da caddede gezip havasını almak bile yetti. 

Şanzelize
Şanzelize

Şanzelize ve Zafer Takı 
Şanzelize'nin üst tarafında yer alan Zafer Takı ise Fransızların ulusal sembolü. Napolyan zamanında yapımına başlanan (1806) Zafer Takı imparatorluk ordularının şanına adanmış ve 1836 yılında bitirilmiş. 50 metre yüksekliğinde. Yukarıdaki fotoğrafı çekebilmek için trafiğin ortasında fazlaca uğraştım. Zafer Takı bu perspektiften oldukça etkileyici. 

Zafer Takı
Zafer Takı
Ve sıra geldi şehrin tepesine kurulmuş, muhteşem görüntüsüyle Sacre Coeur (Kutsal Kalp) Kilisesi'nden bahsetmeye. Bu kiliseye finiküler sistemi kullanarak çıktık ve gecenin karanlığında daha bir ihtişamlı duran bu kiliseyi görür görmez etkilendik. Kilisenin içini o sırada yapılan paskalya töreni nedeniyle çok fazla gezemedik. Ancak şehrin tepesine adeta çökmüş olan bu kilise tüm heybetiyle herkesi büyüsü altına aldı ve onu dışardan seyretmek çok keyif verdi.

Sacre Coeur
Bu kilise dünyanın en ağır çanlarından birine sahip. Çan kulesinin yüksekliği 83 metre. Bu kilise Fransa - Prusya Savaşı'nın ardından vatanseverliğin yeniden doğuşunu simgelemesi amacıyla yaptırılmış. 1 Ağustos 1885 yılından beri gece ve gündüz birisi burda hep nöbet tutuyor. Bunun amacı ise, 1870 yılındaki savaşın günahlarının çekilmesi gerekliliğine olan inanış. 1944 yılındaki bombalama sırasında bile burası hiç boş bırakılmamış.  

Sacre Coeur
Sacre Coeur
Bu kilisenin bulunduğu tepeden Paris manzarası inanılmaz. Tüm şehir ayaklarınızın altında. Kilisenin önündeki merdivenleri gençler kuşatmış adeta. Şehrin manzarasına karşı içkilerini içip o manzaranın tadını çıkartıyorlar. 

Kilisenin etrafında şöyle bir dolaşırsanız Montmartre'ye ulaşacaksınız bir anda. Yani bir anda sanatın içine düşeceksiniz. Bir zamanlar burada kabareler, revüler, ressamlar, yazarlar, şairler buluşurlarmış. Şimdi ise bu bölgede birçok müze bulunuyor. Gündüz saatlerinde çıkarsanız bu tepeye bu müzelerden birkaçını gezebilirsiniz. Gece ise heryer ışıl ışıl. Her yerde ressamlar var. Gezmesi keyifli. Restoranlar, cafeler turistlerle dolu. Burada krep yemeği unutmayın...




Paris, modanın, sanatın merkezi tarih kokan Paris...Mutlaka görülmesi gereken dünyanın belki de en romantik ve en sanatsal şehrini anlatmaya çalıştım elim geldiğince. Paris bunlarla sınırlı değil tabii ki. Versay Sarayı'nı ve çocukluğumuza geri döndüğümüz Disneyland'ı ikinci yazıma sakladım. 'Daha neler var?' sorunuz içinse ayrıca bir yazım var. Bu üçüncü yazımda ise biz gidip göremedik ama sizin zamanınız olursa aklınızda bulunması için tüm güzel yerleri derleyip toparladım sizin için. 

Paris gezinizde faydalı olacak bilgileri paylaşmaya devam edeceğim...

Değerli yorumlarınızı bekliyorum...

Gökçe Demirci

Paris ve 'Mutlakaları' Üzerine 

(20-23.04.2011)

1 yorum:

  1. Paris muhteşem bir şehir, bu yıl ilk defa gittim ve hayran kaldım. Güzel resimler ve bilgiler için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil