12 Ağustos 2012 Pazar

Endülüs Tatil Notları - 5: Güneş, deniz ve keyif...

İspanya'nın en eski şehirlerinden birini, Ronda'yı görmeden edemezdik. Bu nedenle sabahın erken saatinde yola koyulup rotamızı bu güzel şehre çevirdik. Gudalevin Nehri'nin ikiye ayırdığı şehrin asıl özelliği iki yakanın birbirinden 120 metre derinlikte bir uçurum ile ayrılması ve bu yakaları birleştiren köprü. Puento Nuevo adı verilen bu köprü 1751 yılında inşa edilmiş. Yıl boyunca ortalama sıcaklığın 15 derece olduğu Ronda'da ortalama 2.700 saat güneş var. Ah ah, bizim Münih'de en çok özlemini çektiğimiz şey de tam olarak bu: Güneş! Ve Ronda bu istatistiksel bilgiyi doğrular biçimde sıcakken biz de gölge bir yer bulup sabah kahvesi keyfi yaptık. Ronda için biz birkaç saat ayırmıştık. Bu zaman zarfında da köprüyü en iyi fotoğraflayabileceğimiz yeri turist bilgi bürosundan öğrenip oraya gittik. Şu meşhur, her gezi kitabında bulabileceğiniz fotoğrafı çekmek için vadiye inmeniz gerekiyor. Vadiye arabayla gidebileceğiniz gibi yürüyerek de ulaşabilirsiniz. Yürümeyi planlayanların sağlam ayakkabılara ve sıcak havaya uygun kıyafetlere ihtiyacı var. Çok kolay bir parkur değil çünkü. Bu bölge, tatilini trekking ile birleştirmek isteyenler için ideal olabilir. Aklınızda bulunsun. 









Ronda'da o büyülü köprünün fotoğraflarını sineklerle adeta boğurşurcasına hızlı bir şekilde çektikten sonra tatilimizin ikinci kısmı resmen başlamış oldu. Yönümüz artık deniz! Kumsalda güneşlenmeye, yüzmeye ihtiyacımız var. Deniz tatilimiz için biz Akdeniz tarafında "Costa del Sol" üzerindeki "Fuengirola'yı" seçtik. Okyanus tarafı çok rüzgarlı olduğu için daha çok rüzgar sörfü yapanlar için ideal. Fuengirola ayrıca bizim görmek istediğimiz Marbella ve Mijas'a yakınlığıyla da avantajlı. Burada kalmayı planladığımız oteli booking.com adresinden ayarladık yine. Denize yürüyerek 100-150 metre mesafede, temiz ve terası olan bir otel (Hostal İtalia, 45€/gecelik, otopark 9€/günlük). Otel bar ve restaurantların bulunduğu caddede! Bizim beklentilerimizi tam anlamıyla karşılıyor. Yalnız bu cadde sabaha kadar hareketli. Gürültü kaçınılmaz. 








Fuengirola, Nerja'dan biraz farklı bir yer: Dar sokaklar, beyaz evler burda yok! Kumsalı çok güzel. Ancak denizi çok soğuk. Plaja ilk geldiğimizde denizde acaba neden kimse yok diye birbirimize sorduk. Ancak daha sonra kendimiz denize girmeyi deneyince nedenini çok net anladik:) Bu denizde yüzmek yürek ister:) Ama aylardan Haziran olduğunu unutmamak gerek. Şehir dikkat çekici bir biçimde İngiliz turistlerle dolu. Bu nedenle herkes ingilizce konuşabiliyor. Garsonlar genelde İngiliz. Bir balıkçı köyü olduğunu okumuştum bir yerde. Ancak artık öyle balıkçı köyü durumları kalmamış. Oldukça kalabalık ve gelişmiş. Yemek yemek için ya da birşeyler içmek için çok seçenek var. Yalnız ispanyol restaurantı bulmak kolay değil. Cadde çin, hint, tayland, italyan restaurantlarıyla dolu. Bizse günlerdir güzel bir et yeme hayali kurarken karşımıza çıkan gerçek Arjantin restaurantına karşı koyamadık. Lezzetli Arjantin steak yemek istiyorsanız burası doğru adres. İsmi Estilo Campo (Adres: Calle Moncayo, 7; bar ve restaurantların olduğu cadde üzerinde). Garsonlar harikaydı. Etler ve wok'ta sebze muhteşemdi. Yemek sonrası Arjantin'e özel bir tatlı yedik. İsmi Alfajor Negro. Önemli nokta: Bu tatlının elle yenmesi gerekiyormuş. Garson elle yemem konusunda oldukça ısrarcıydı:) Tatlı benim hoşuma gitti. Fatih sürekli olarak tatlıyı bir Türk tatlısına benzetme çabası içindeydi. Önce halleye benziyor dedi, sonra bu bildiğin mozaik pasta dedi. Bana göreyse hiçbiri:)  (Karışık salata, 2 porsiyon steak ki porsiyonları oldukça büyük, wok'ta sebze 1/2 porsiyon, su, tatlı "Alfajor Negro" ve yemek sonrası içki "sambuca" 59,50€). 

Alfajor Negro
Bizim her yaz tatilimiz bir şampiyonaya denk geliyor. Bu sefer de Avrupa Futbol Şampiyonası olduğu için bir yandan da maçları takip ediyoruz. Yemek sırasında Almanya-Hollanda maçını takip edince, yemek sonrasında da başka bir mekana gidip maçı seyretmeye devam ettik. Bu mekandaki garson da İngiliz! Burası gezdiğimiz diğer Endülüs şehirlerinden kafamızda oluşan klişeleri yıkacak derecede çok farklı. 



Fuengirola & Marbella



Ben bu satırları yazarken saat 22:12 ve İspanya İrlanda'ya 3. golünü attı:) Marbella'ya geldiğimizde burası ne kadar sakin diye düşünürken İspanya-İrlanda maçını atladığımızı farkettik. Marbella'nın güzel sokaklarında biraz dolaştıktan sonra bu anı kaçırmamamız gerektiğini düşündük ve en kalabalık mekanı seçip İspanyollarla maç seyrediyoruz şu dakikalarda. 2 sene önce İtalya-Fransa tatilimiz sırasında da geçtiğimiz yerlerde Güney Afrika'daki dünya kupası maçlarını seyretmiştik. Hangi ülkede o ülkenin maçını seyretsek o ülke ya kaybetmişti ya da berabere kalmıştı. İtalya biz oradayken kupadan elendi, sonrasında Fransa elendi. Tatil sonrası Münih'e dönüşümüzde Almanya finalde İspanya'ya yenilmişti. Komik bir durumdu. Bu tatilimizde İspanya bizim uğursuzluğumuzu kırmışa benziyor! Saat 22:24 ve İspanya 4. golünü attı:) Bu İspanya oynadığı futbolla insanı futbol fanatiği yapar:) 





Gol sevinci yasayan Ispanyollar.
Terasta kahvalti keyfi
Marbella'yı anlatmaya başlamadan önce biraz günümüzü nasıl geçirdiğimizi anlatmam gerekirse: Bugün güne terasımızda güzel bir kahvaltıyla başladık. Çarşıdaki marketten peynir, zeytin, domates, salatalık, biber, ekmek ve meyve alıp otele geldik. Marketten közlenmiş biber aldığımızı da eklemeliyim. Direk orada közleyip sıcak sıcak satıyorlar:) Münih'te hava o kadar az güneşli oluyor ki insanın aklına karpuz yemek gelmiyor. Deniz tatillerimizde teraslarda yaptığımız kahvaltılar bu nedenle bizim için çok değerli. Sıcak havada kavun, karpuz, peynir yemek ve sıcağın tadını çıkartmak. 


Fuengirola'da ki market

Marbella
Fatih'in bugün kendisini iyi hissetmemesi nedeniyle günümüzü kumsalda ve otel odasında yatmaca şeklinde tamamlayıp akşamsa ünlü Marbella'yı keşfe çıktık. Marbella, Costa del Sol sahillerindeki belki de en ünlü tatil yeri. Bunda 28 kumsaldan oluşan 24 kilometrelik plajlarının etkisi olsa da, asıl ünü jet sosyetenin tatil yeri olarak burayı seçiyor olması gösterilebilir. İspanya tarihinde önemli bir isim olan "Katolik İsabella" burayı görünce "Que mar bella!" demiş. Yani ne güzel bir deniz! İsminin burdan geldiğini düşünüyoruz. Prens Alfonso ise Marbella Club'ı kurarak Marbella'yı jet sosyetenin parti mekanına dönüştürmüş. 1970'li yıllardan sonra ise Arap Şeyhleri burayı keşfedince savaşla kaybettikleri yeri bu sefer parayla satın almışlar ve tatil için buraya gelmeye başlamışlar:) Golf severler için ayrıca güzel bir seçenek. Fuengirola'ya 30 dakika uzaklıkta bir mesafede olduğu için biz bir akşamımızı buraya ayırdık. Çiçeklerle süslenmiş beyaz evler, dar sokaklar ve bu sokaklardaki bar-restaurant çeşitliliğiyle burası bizim hoşumuza gitti. Gece hayatıysa oldukça hareketli. Şu dakikaya kadar henüz jet sosyeteyi göremesekte, şehir çok güzel:) Genel olarak çok pahalı değil. Burada 2-3 gün deniz keyfi yapılabilir! Sonuçta biz Monte Carlo'yu, St. Tropez'i gördükten sonra burayı jet sosyete yeri olarak sınıflandırırsak biraz oralara ayıp olur. Mesela biz her gittiğimiz yerden buzdolabı magneti almayı alışkanlık haline getirdik. Magnet fiyatlarında rekor hala Monte Carlo'ya ait:) Aaa bir de her gittiğimiz yerde Fatih öncelikle satılık ve kiralık ev fiyatlarını incelemeden yapamaz. Bu bir şehrin gelir seviyesi hakkında insana en iyi fikri veren bir gösterge. Monte Carlo'ya hiçbir yer yaklaşamadı henüz!





Marbella'yı beğenerek ama "en güzel deniz yine bizim ülkemizde" düşünceleriyle buradan ayrıldık. Dünya jet sosyetesi nereyi seçerse seçsin bizim gönlümüz hep Ege'de!

Fuengirola & Mijas

Tatilimizin son 2 günü. 10 günlük bir tatil olmasına karşı biz sanki daha uzun zamandır tatilde gibiyiz. Dolu dolu geçen, bedenen yorucu ama bir o kadar beynimizi dinlendirebildiğimiz bir tatil oldu. Endülüs tarih ve deniz tatilini birleştirmek isteyenler için ideal bir bölge. 

Bugüne sabah rituelimiz olan terasta kahvaltıyla başladık. Sonrasında ise plajda güneşlenerek iyice dinlendik. Bugün biraz ayaklarımı suya sokayım dedim neredeyse bir süreliğine ayaklarımı hissedemez duruma geldim. Burada deniz sanıyorum ki ancak Eylül ayında ısınır. Deniz tatili planlayanların bu noktayı dikkate almasında fayda var. 

Mijas
Günümüzün en güzel aktivitesi ise Mijas. Fuengirola'ya yaklaşık 9 km uzaklıkta olan ve dağın yükseklerindeki beyaz evler cenneti Mijas tipik bir İspanyol kasabası. Ulaşımda eşeklerin kullanıldığı Mijas'da eşek taksiler artık bölgenin simgesi olmuş. Eşek taksilerle dolaşmak kişi bası 10€. Ben o güzelim eşeklere binmeye kıyamadığım için biz sadece fotoğraf çekmekle yetindik. Bölge dağın yükseklerine kurulu olduğu için en tepede deniz manzarasını fotoğraflayabilmeniz için bir alan var. İspanyol arkadaşım benim beyaz evlerden oluşan İspanyol kasabalarını görmek istediğimi öğrendiğinde bana Mijas'ı ve Casares'i tavsiye etmişti. Biz Casares'i gezi planımız içine alamadık ama Mijas'a mutlaka günlük bir tur düzenlemeye karar verdik. İyi ki de gelmişiz buraya (Ama ben de okuduklarıma dayanarak ayrıca Casares'i önerebilirim size). 


Esek Taksiler:)

Cok güzellerdi.

Mesai bitimi, eve dönüs:)










Mayan Monkey Chocalate Factory
Mijas'ı gezenler tripadvisor'de çok değişik bir aktiviteyi önermişlerdi: Mayan Monkey Chocolate Factory. Dünya'nın en küçük çikolata fabrikası. Çok tatlı bir karı-kocanın işlettiği bu küçücük yerde çikolata workshoplarına katılabilir ve kendi çikolatanızı yapabilirsiniz. Biz vaktimiz olmadığı için sadece özel tarifli çikolatardan tattık ve kendimiz için çikolata satın aldık. 




Ben bu tatile paella yeme hayalleri ile gelmeme rağmen geçtiğimiz sürede ona sıra gelememişti. Mijas'ta bu akşam artık paella yemek için güzel bir yer bulduk (Restaurant: La Vita Ebella). Harika bir paella yedik (20€/2 kisilik). Mijas tek kelimeyle MUHTEŞEMDI!
Yemek yedigimiz cadde

Tatilin son gününü ise denizin ve güneşin tadını çıkararak geçirdik ve geldik bir tatilin daha sonuna. 

Her tatil tabi ki güzeldir. Ancak eğer tatiller insana ayrıca kültürel açıdan birşeyler katabilirse bence daha güzeldir ve daha değerlidir. Bu açıdan bakıldığında Endülüs Bölgesi içinde barındırdığı tarihiyle, doğal güzellikleriyle, sahip olduğu kültürüyle, zengin mutfağıyla tatil severlerin zevk alarak tatil yapabileceği ideal bir yer. Keşke biraz daha zamanımız olsaydı da biraz daha doğal güzelliklerin tadını çıkarabilseydik. Bu bölge trekking yapmak isteyenler ya da bisiklet tutkunları için de ideal. Yeşil köylerini bisikletle dolaşmak da zevkli olacaktır diye düşünüyorum. Bir sonraki sefere inşallah!

İslam'ın izlerinin peşindeyken, matadorlar eşliğinde, çingenelerin asi ruhlarını keşfederken bulduk kendimizi. O güzel tapaslarını, paella'sını, sangria'sını tatmadan olmazdı. Güneşi insanlarıyla beraber içimizi ısıttı, denizi serinletti. Burası Endülüs'tü, her dakikasıyla güzeldi, çok özeldi. 

Tatilin son fotografi:(
07-17.06.2012 Endülüs Tatil Notları
Gökçe Demirci



Endülüs giriş yazım için lütfen tıklayın: Burası Endülüs 

Malaga notların için lütfen tıklayın Endülüs Malaga

Granada notlarım için lütfen tıklayın: Endülüs Granada

Kurtuba notlarım için lütfen tıklayın: Endülüs Kurtuba

Sevilya notlarım için lütfen tıklayın: Endülüs Sevilya

Endülüs'de deniz tatili notlarım için lütfen tıklayın: Endülüs'de deniz tatili

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder